
Evet sevgili okurlar, işte uzunca bir süredir beklediğiniz test! Aslını sorarsanız Fluence testini sabırsızlıkla bekleyen tek siz değildiniz. Proximity İstanbul'dan gelen test randevusu telefonunu açtığımda bu gerçeğin farkına ben de vardım. Lafı çok uzatmadan test notlarına geçelim.
Bildiğiniz gibi Renault, ilk iki nesil Mégane modelinin sedan versiyonlarını Mégane Sedan adıyla pazarladıktan sonra üçüncü nesilde değişik bir yol izlemeye karar verdi. Otomobilin adı Fluence olurken tasarımı da Mégane modelinden farklılaştırıldı. Aslında Fluence, Asya ve Uzakdoğu pazarlarında Samsung SM3 adıyla satılan ve resmi tanıtımı aylar öncesinden yapılan otomobilin ikizi. Aracın geneline baktığımızda üçüncü nesil Mégane'dan ziyade birinci nesil Mégane Sedan'ın ince ve uzun yapısını görüyoruz. Farların üzerinden başlayan ve kaput boyunca yukarıya çıktıktan sonra A sütununa bağlanan kamburlar şık görünmekle birlikte görüşü olumsuz etkiliyor. Uzun bir buruna sahip olan otomobilde ön park sensörlerinin de donanımda sunulması yerinde olurdu. Arka taraf için sunulan sistem görevini başarıyla yapıyor. Lüks paket dahilinde sunulan 16 inç çaplı "Proteus" model jantlar bu büyüklükte bir araç için küçük görünüyorlar. Konu büyüklükten açılmışken belirtelim, Fluence'ın boyu 4.62 metre yani Opel Vectra C'den 2.5 cm fazla. Aks mesafesi 2.7 metreyle Vectra C ile aynı olan otomobilin bagaj hacmi 530 litre. Aracın boyu sınıf atlayan tek yanı değil. Bagaj hacmi ve özellikle arka koltuklarda sunulan diz mesafesi kompakt sınıfın çok ötesinde. Bu fiyat aralığında bulunması zor bir donanım olan arka koltuk havalandırma ızgaraları bu otomobilde standart donanımda sunuluyor. Gerçi arka koltuklarda sunulan hacmin büyüklüğü, bu kısmın havalandırılması için ızgaraları gerekli kılıyor fakat bunu görmemezlikten gelen üreticiler de yok değil.
Test için tahsis edilen araç 1.6 litre hacimli benzinli motor ve 4 ileri vitesli otomatik şanzımanla donatılmıştı. 106 beygir güç, 151 Nm tork üretebilen motor hem gücünü hem de torkunu yüksek devirlerde üretebildiğinden süratiniz yükseldikçe baş ağrınız da artıyor. Yüksek süratte motor devrinin çok yükselmesinin bir diğer nedeni de sadece 4 ileri vitesi bulunan otomatik şanzıman. 4. viteste motor 3000 d/d çevirirken 110 km/s sürat yapabilen otomobilin göstergesi 185 km/s'i gösterdiğinde motor devri 5000 d/d'yı geçiyor. Bütün bu yüksek devirler süratli kullanımda aşırı yakıt tüketimi olarak size geri dönüyor. Şanzımanın garip bulduğum bir özelliği de otomatikleştirilmiş manüel şanzımanlarda olduğu gibi ilk kalkışlarda gaz pedalına geç cevap vermesi. Otomatik şazımanla donatılmış turbo beslemeli araçlarda, motorun, ilk hareketi sağlayabilecek yeterli torku üretebilecek devire çıkabilmesi için bu tip bir gecikme bulunsa da atmosferik beslemeye sahip bir motorda bu tepkiyi görmek şaşırtıcı. Manüel kullanıma da izin veren şanzımanın vites kolu Laguna modellerininkiyle aynı tasarıma sahip. Aracını sürekli şehiriçi trafiğinde kullanan sürücülere hitap eden bu şanzıman seçeneğini diğer durumlarda almak pek mantıklı değil. Manüel şanzımanlı modellerde sunulan 6 ileri vitesli şanzıman Mégane ve Mégane Coupé modellerinden tanıdığımız ünitenin ta kendisi. Gerek tüketim gerek ses değerlerini düşürmek konusunda bu şanzıman çok daha başarılı. Bunların dışında Türkiye'de satılmayan 2 litre hacimli motorda sürekli değişken oranlı şanzıman (CVT) sunulurken yakında üretimine başlanacak olan 110 beygir gücündeki turbo Diesel motorla birlikte DCT adlı çift kavramalı şanzıman seçeneği sunulacak. Bu arada aracı kullandığım 114 km boyunca otoban ve şehir trafiği de dahil birçok yol koşulunda bulundum ve ortalama yakıt tüketimim 8.6 l/100 km olarak gerçekleşti. Performansı çok iç açıcı olmayan otomobilin tüketimi, ağırlık ve eski teknolojili otomatik şanzımanı da düşünürsek çok yüksek değil.
Şimdi gelelim iç mekana; Konsol ve göstergeleri Mégane modellerinde kullanılanlarla aynı olan Fluence'ın kabin ergonomisinde bir sorun yok. Orta konsoldaki düğmelerden kumanda edilebilmesi biraz alışkanlık isteyen radyo direksiyonun arkasından da kontrol edilebiliyor. Bu arada aracımda bulunan ve 2250 TL ekstra ücretle sunulan "Lüks Paket", 16 inç çaplı jantların yanında otomatik yanan farlar, yağmur sensörü, çift bölgeli elektronik klima ve soğutmalı torpido gözü gibi yararlı donanımları da beraberinde getiriyor. Elektronik klimanın kumandalarında sorun bulunmazken düğmelerin malzeme kalitesi göz kamaştırıyor. Daha önce de belirttiğim gibi iç mekanı oldukça geniş olan otomobil küçük gözler konunda da cömert. Ön koltuklar arasında bulunan kol dayama yerinin altında büyük bir alan bulunurken arka kol dayanağının ön kısmında da içecek koymak için alan bulunuyor. Ön koltukların arkasında bulunan cepler ve arka kapılarda da eşya gözü olması olumlu özellikler olsa da Privilège donanımında giriş kartı, motor çalıştırma düğmesi ve çakmağın bulunduğu alanın (Radyonun hemen altında kalan alan) alt donanım versiyonlarında doldurulması hoş olmamış. Bu uygulama yerine, içerisine cep telefonu, KGS kartı ve cüzdan gibi küçük eşyaların koyulabileceği bir boşluk yapılsaymış daha iyi olurmuş. Bu kısmın da altında bulunan boşlukta MP3 Player girişleri bulunuyor, fakat bu girişlerin arasında USB olmaması şaşırtıcı.
Expression donanım seçeneğinden itibaren standart olarak sunulan açık renkli döşemeler iç mekanı daha da büyük gösteriyor. Arka kısımda sunulan güneş perdeleriyse hem yan camlarda hem de arka camda görev yapıyorlar fakat üç perdenin de büyüklüğü camları tamamen örtmeye yetmiyor. Bunun dışında konfor problemi bulunmayan otomobilin koltukları yan destek sunmakta çok başarılı olmasalar da tipik Fransız konforunu rahatlıkla sunuyorlar. Aracın süspansiyon konforu ise beni şaşırttı.
Daha önce test ettiğim Laguna Coupé'nin süspansiyonu kadar sert bir sistemle donatılan Fluence'ın yol tutuşu bu sayede ortalamaların üzerinde. Konfor konusundaysa 60 yanaklı lastikler yardıma yetişiyor ve yolcuların bozuk yollarda hırpalanmasını önlüyor.
Standart donanımında sis farları, yan aynalara entegre sinyal lambaları, elektrikli, katlanabilir, gövde renkli ve ısıtmalı yan aynalar, sürücü, yolcu, perde ve yan hava yastıkları, hareket halinde kapıları otomatik kitleme sistemi, sertliğini sürate göre ayarlayan hidrolik direksiyon sistemi, yol bilgisayarı, manüel klima, iki parça halinde katlanabilen arka koltuklar, elektrikli ön ve arka camlar, arka park sensörleri, CD ve MP3 çalabilen, Bluetooth bağlantılı radyo ile arka cam ve arka kapı camları için güneşlikler sunulan otomobilin Expression donanımlı ve otomatik şanzımanlı modelinin fiyatı 40200 TL. Lüks paketi 2250 Tl farkla alınabilirken elektrikli açılır tavan opsiyonu için 1500 TL istenmekte. Otomobilin manüel şanzımana ve 110 beygir güç üretebilen motora sahip olan versiyonunun başlangıç fiyatıysa 38700 TL.
Testi kısaca özetleyecek olursak Fluence'ın sedan seven ülkemiz için önemli bir otomobil olduğunu söyleyebilirim. Özellikle sınıfını aşan büyüklüğü ve her alanda sunduğu geniş hacim tüketiciyi kendisine yönlendirecekmiş gibi görünüyor. Renault mühendislerinin büyüklüğe ve donanım zenginliğine oynamaları isabetli bir karar olmuş zira otomobilin bu motor-şanzıman ikilisiyle yüksek performans beklentilerini karşılaması zor.
Fluence testinin geniş fotoğraf arşivine
buradan ulaşabilirsiniz. Ayrıca Frankfurt otomobil fuarında yapılan ilk tanıtımın haberi için
buraya, Bursa'da yapılan tanıtımın haberi için de
buraya tıklayabilirsiniz.