4 Aralık 2010 Cumartesi

Méganeomani


Bayramdı seyrandı derken 6-7 Kasım tarihlerinde katıldığım Méganeomani isimli etkinlik hakkında yazma şansım olmadı. Renault’nun, Mégane hatchback, coupé ve Sport Tourer modellerini hazır bulundurduğu organizasyonda Maslak ve İğneada arasında belirlenen güzergahta araçları test etme imkanı buldum. İğneada’da kalınan otelde Selçuk Erdem, Erdil Yaşaroğlu ve Kaan Sezyum gibi yazar ve çizerler liderliğinde üç ekibe ayrılan sosyal medya yazarları Méganeomani temalı fanzin çalışmaları yaparak eğlenceli saatler geçirdi. İğneada’ya giderken kullanma şansı bulduğum Sport Tourer dCi 105 ve dönüşte kullandığım hatchback TCe 130 modellerini eş zamanlı olarak incelemeye çalışacağım.


Dış Mekan

Üçüncü nesil Mégane’ın dış görünüşünü beğenenler arasındayım. İkinci nesilde gördüğümüz köşeli hatların ardından yumuşak çizgiler ve yuvarlak hatlara dönen Renault iyi bir iş çıkarmış. Özellikle Sport Tourer’ın bir station wagon gibi değil de uzatılmış bir hatchback gibi görünmesi, bu aracın ülkemizdeki şansını artırıyor. Sport Tourer’ın Privilège donanımında standart olarak bulunan Spirale isimli 16 inç çaplı jantlar pek şık görünmese de Renault’nun sunduğu 16 inç çaplı jantlar arasında en şık görünenlerin bu model olduğu da bir gerçek. Impressor isimli donanım paketiyle satılan hatchback TCe 130 modelindeyse bence seçim yanlış janttan yana yapılmış. Schuss isimli, 17 inç çaplı jantları seçen Renault, aynı çapta sunulan Sari isimli seçenekle daha şık bir görünüm yakalayabilirdi. Aracın yuvarlatılmış hatlarıyla tezat oluşturan güncel jantlar daha köşeli tasarıma sahip bir otomobil için daha uygun olabilirdi. Her iki modelin de standart tamponlarının sportif görünümlü modeller olmamasıysa bence bir artı, zira coupé modellerinde sunulan ve daha geniş hava girişlerine sahip tamponların aracın genel karakterine uymadığını düşünüyorum ama bu tip beğenilerin göreceli oldukları da bir gerçek.


İç Mekan

Privilège seviyesinde sunulan çift renkli iç mekan oldukça şık dururken Impressor’da sunulan siyah renk insanın içini biraz sıkıyor. Araçlarda kullanılan konsol çıtalarıysa açık renkleriyle araca yakışmış. Her iki donanım seviyesinin de orta konsollarında bulunan kumanda elemanları aynı. İkinci nesil Mégane’ın ardından malzeme kalitesini gözle görülür bir şekilde artıran Renault, dijital ve çift bölgeli klimanın kontollerini ses sistemi kontrollerinin hemen üzerine yerleştirmiş. CD ve MP3 çalabilen ses sistemi dışarıdan da gereç bağlamayı desteklerken bağlantının AUX olması gerekliliğini anlamak zor. Avrupa’da sunulan USB portlu modelleri ülkemizde de görmek birçok müzik aşığını mutlu edecektir diye düşünüyorum. Bu kumandaların altında motoru çalıştırıp durdurmaya yarayan düğme ve Renault Card’ın yerleştirildiği boşluk bulunurken en altta sunulan eşya gözüne küllük de yerleştirmek mümkün. Vites kolunun arkasında yer alan navigasyon sistemi kumandalarının kullanımı, aynı yerde bulunan elektronik park freni ve hız sınırlama sistemi kumandaları ile birlikte biraz alışkanlık gerektiriyor. Alışkanlık gerektiren bir diğer kumanda da ses seviyesini ayarlamaya yarayan düğme.  Radyo konsolunun üzerinde bulunan iki dairesel kumandadan ortada ve diğerinden çok daha büyük olanın sesi değil de radyo frekansını kontrol etmesi ilginç. Neyse ki bu, sürücü için bir sorun oluşturmuyor zira direksiyonun arkasında bulunan radyo kumandası sayesinde bu düğmelere gerek bile bulunmuyor. Cep telefonu ile senkronize edilebilen TomTom marka navigasyon sistemi kolay görülebilse de ekranın sabit değil de orta konsola gömülebilir bir şekilde tasarlanması bu kısımdaki kalabalığın önüne geçebilirdi. Hem ön hem de arka kapı içlerinde eşya gözleri bulunan otomobillerin sürücü kapısında bulunan cam ve ayna kumanda düğmelerinin erişimi sorunsuz. Yan aynalar tek bir düğme yardımıyla katlanabilirken içeride bulunan aynanın ışığa duyarlı olması olumlu. Gösterge tablosunun büyük kısmı dijital olan Mégane’ın sadece devir göstergesi analog kalmış. Şık görünen bu kısımda görüş problemi yaşanmıyor.

Araçların arka koltukları sınıfının ortalamalarında baş ve diz mesafesi sunarken opsiyonel olarak sunulan panoramik cam tavan iç mekanı daha ferah gösterme konusunda oldukça başarılı. Üç adet üç noktadan bağlantılı emniyet kemeri ve kafalık sunan arka koltuklar için Privilège donanımında havalandırma kanalları sunuluyor.  Impressor paketinde bu güzel donanım yerine oldukça büyük bir göz bulunurken her iki araçta da bu kısımda 12 Voltluk bir soket yer alıyor. Sport Tourer modelinde sunulan bagaj kaplaması, bu kısımda bulunan eşyaların araç dışarısındaki meraklı gözlerden saklanmasına yardımcı olurken koltukların arkasına eklenen bagaj file, bagajda bulunan eşyaların ani frenleme halinde yolcu bölümüne geçmesini engelliyor. Hatchback modelde 405 litre olan bagaj hacmi Sport Tourer’da 524 litre. Yalnız bu verilere, stepne yerine lastik tamir kiti sunan modellerde ulaşıldığını belirtmeliyim.


Konfor

Fransız otomobillerinin ortak bir özelliği varsa o da konforlu olmalarıdır. Mégane da bu genellemenin dışına çıkmıyor. İki araçla toplam 500 km’nin üzerinde yol yapmama rağmen sırtımda ağrılar hissetmemem bu tezi pekiştiriyor. Burada eleştirebileceğim tek nokta koltukların yan desteklerinin biraz alçak kalmış olması. Otoyolda bu eksikliği fark etmek mümkün olmasa da virajlı dağ yollarında biraz daha destek isteniyor.
Mégane serisinin süspansiyon sistemineyse söylenecek söz yok. Aracın tok yapısıyla uyumlu olarak sert ayarlanmış izlenimi veren sistem çukur ve tümseklerden geçerken sanki yumuşakmış gibi bir izlenim bırakıyor.
Konfora etki eden bir diğer faktör de daha önce de bahsettiğim parça kalitesiyle birleşen işçilik. Bozuk yüzeylerde bile tıkırtı veya istenmeyen ses çıkarmayan ön konsol övgüyü hak ediyor. Aynı iyi notları motor ses yalıtımı için de söylemek mümkün. Özellikde turbo Diesel modelde, düşük motor devirlerinin de etkisiyle içeride motor sesi duymak zor. Benzinli modelin devir seviyesi 4.000 d/d’nın üzerine çıktığında ses seviyesi de artışa geçerken rüzgar gürültüsü 130 km/s süratin altında fark edilebilir seviyelerde değil.


Sürüş

Kullandığım her iki Mégane modeli de çok iyi ayarlanmış süspansiyon sistemleriyle beğenimi topladı. Yoldaki bozuklukları yolculara hissettirmeyen araçların yol tutuşları da etkileyiciydi. Yolculuk sırasında her iki araçta da 3 kişi ve bagajlar olduğunu hesaba katarsak sürüş performansının aslında daha da yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Yüksek süratlerde yan rüzgardan çok az etkilenen Mégane stabilitesini korumayı başarırken virajlı dağ yollarında sürüş daha da eğlenceli bir hal alıyor.
Maksimum performans için tercih edilmesi gereken model benzinli, TCe 130 olsa da düşük devirde elde edilen yüksek torku ile dağ yollarında benim favorim 1.5 litre hacimli dCi oldu. 6 ileri vitesli manuel şanzımanın yumuşak geçişleriyle bu tür yollarda kullanılması büyük zevk veren motorun tüketim değerleri de makul. 1.4 litre hacimli benzinli motoru turbo besleme yardımıyla 130 beygir güç, 190 Nm tork üretebilen Mégane’ın maksimum sürati 200 km/s olarak açıklanırken 0’dan 100 km/s sürate ulaşma süresi 9.6 saniye. Ortalama yakıt tüketim değeri 6.6 litre/ 100 km olarak belirtilen hatchback kasalı TCe 130’un üç kişi ve bagajlarıyla yaptığı performanslı yolculuk ortalamasıysa 10.5 litre/ 100 km oldu. Standart olarak sunulan vites değiştirme göstergesine uyarak ve heyecandan uzak durularak fabrika verisi değere ulaşmak mümkün. Sonuçta o kadar dağ yoluna rağmen ortalama süratimizin yaklaşık 85 km/s olduğunu hatırlatmakta yarar var.
105 beygir güç, 240 Nm tork üretebilen turbo Diesel motorla donatılmış olan Sport Tourer modelinin teknik veri tablosuna bakıldığında maksimum süratin 190 km/s olduğu ve 0’dan 100 km/s sürate 11.2 saniyede ulaştığı görülüyor. Ortalama tüketim değeri 4.5 litre/ 100 km olarak açıklanan otomobilin test tüketimiyse yine 3 kişi ve bagajlarla 8.2 litre/ 100 km olarak gerçekleşti ki yaklaşık 95 km/s olan ve co-pilotum Selçuk Erdem’i biraz tedirgin eden ortalama süratimiz göz önüne alındığında bu değer hiç de kötü sayılmaz.
Araçların gece sürüşlerinde sürücüsüne sunduğu en büyük avantajsa direksiyonel xenon farları. Yıkama sistemine de sahip olan farlar viraja girmek için direksiyon çevirildiğinde girilen virajın iç kısmını aydınlatmaya başlıyor. Bu özelliğin avantajı boş ve virajlı dağ yollarında ortaya çıkıyor ki bu tür yollardan sıklıkla geçtik.
Sürüş konusunda en büyük şikayetimse yine bir Fransız otomobili klasiği olan debriyaj pedalının yüksek kavrama noktası. Otoyol kullanımında olumsuz bir yanı görülmeyen bu özellik trafiğe girildiğinde sol bacağın gereğinden daha fazla yorulmasına neden oluyor.


Donanım-Fiyat

Sürme şansını bulduğum araçlardan ilki olan Mégane Sport Tourer dCi Privilège’in kampanyalı anahtar teslim satış fiyatı 48.150 TL. Standart donanımında krom kaplı tavan cıtaları, elektrikli dört cam, elektrikli katlanan ve ısıtmalı yan aynalar, renkli camlar, polen filtresi, yol bilgisayarı, yağmur sensörü, hız ayar ve sınırlayıcı, arka park sensörü, 140 Watt çıkışlı ses sistemi, yükseklik ve derinlik ayarlı deri direksiyon simidi, otomatik yanan farlar, Bluetooth bağlantısı, yükseklik ayarlı sürücü ve ön yolcu koltuğu, katlanabilir arka koltuklar, arka koltuklar için havalandırma ızgaraları, bagaj filesi, ABS, fren destek sistemi, sürücü ve yolcu için öne ve yan hava yastıkları, çift renkli kokpit, elektronik park freni, otomatik kilitlenen kapılar ve perde hava yastıkları bulunan otomobilde ESP, CSV (Viraj alma yardımcısı) ve ASR’nin paket opsiyonu olarak sunulmasıysa ilginç. Viraj aydınlatması ve yıkama sistemine sahip xenon farlarla birlikte 2.200 TL karşılığında sunulan bu elektronik yardımcıların yanında panoramik açılır tavan için 2.100, TomTom navigasyon sistemi içinse 1.000 TL fark isteniyor.

Sadece Impressor paketiyle sunulan Mégane hatchback 1.4 TCe’nin standart donanımındaysa elektrikli dört cam, elektrikli ayarlanan ve ısıtmalı yan aynalar, renkli camlar, polen filtresi, yol bilgisayarı, yağmur sensörü, hız ayar ve sınırlayıcı, arka park sensörü, 140 Watt çıkışlı ses sistemi, yükseklik ve derinlik ayarlı deri direksiyon simidi, otomatik yanan farlar, Bluetooth bağlantısı, yükseklik ayarlı sürücü ve ön yolcu koltuğu, katlanabilir arka koltuklar, arka koltuklar için havalandırma ızgaraları, bagaj filesi, ABS, ESP, CSV, ASR, fren destek sistemi, sürücü ve yolcu için öne ve yan hava yastıkları, siyah renkli kokpit, elektronik park freni, otomatik kilitlenen kapılar, viraj aydınlatma fonksiyonlu xenon farlar  ve perde hava yastıkları bulunuyor. Kampanyalı anahtar teslim satış fiyatı 43.600 TL olan bu aracın opsiyon listesinde de panoramik tavan ve navigasyon sistemi aynı fiyatlarla sunulmakta.


Sonuç

Aslına bakarsanız üzülmemek elde değil.  Renault’nun ortaya çıkarmış olduğu bu Mégane serisi gerçekten de kaliteli ve dengeli bir yapıya sahip. Temelleri, çok daha güçlü motorları kaldırabilecek kapasitede olan bu otomobilin 2 litre hacimli motora sahip versiyonlarının, ülkemizdeki vergi adaletsizliği yüzünden ithal edilmemesi büyük kayıp. Hatırlatmam gerekirse bu 2 litre hacimli motorlardan turbo Diesel olanların gücü 160, benzinli olanlarınsa gücü 180 beygire kadar çıkıyor. Hatta seçiminizi bir Mégane coupé’den yana kullanırsanız RS modeliyle 250 beygir güce sahip olabiliyorsunuz. Yol tutuşu bu derece başarılı olan bir otomobilin yüksek güçlü modelleri çok zevkli anlar yaşamanızı sağlayabilir, fakat ülkemiz gerçeklerini de göz önünde bulunduracak olursak Mégane, eş performanslı araçlar içerisinde kesinlikle tercih edebileceğiniz bir seçenek.


Fotoğraflar

Organizasyon ve testler sırasında çektiğim fotoğraflara buradan ulaşabilirsiniz.

5 yorum:

  1. Detaylı izlenimler için teşekkürler sevgili Onur.

    YanıtlaSil
  2. Rica ederim. Okuduğunuz için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. güzel yazı olmuş

    YanıtlaSil
  4. onu abi süpersin ya. babamı ikna edemiyordum bunu almak için. yazını okuttum ikna oldu. :)

    YanıtlaSil