4 Temmuz 2014 Cuma
Volkswagen Amarok Canyon
Beetle, Polo ve Golf gibi başarılı şehir otomobilleriyle ünlenmiş olan Alman üretici Volkswagen 2010 yılından bu yana farklı bir araç üretiyor. Dünya genelinde Amerikan ve Japon üreticilerin elinde olan orta boy pick up segmentine Avrupa'dan da bir katkı sağlanması gerektiğini düşünen firma Amarok modelini bu makineler arasına kattı. Çift kişilik oturma kapasitesi sunan tek kabinli versiyonu da bulunan Amarok Türkiye'ye sadece çift kabinli olarak getirilirken bu araçlar arkadan itişli veya dört tekerlekten çekişli olarak alınabiliyor.
2012 yılında Cenevre otomobil fuarında bir konsept olarak sergilenen Canyon, Amarok'un arazi şartlarına daha uygun özellikler sunan bir versiyonu olarak tanıtılmıştı. Bu konseptin bazı tasarım detaylarını seri üretime taşıyan Volkswagen bu şekilde pick up ailesini de genişletmiş oldu. Bakalım Türkiye'de ticari sınıfına dahil olan bu aracın genel performansı nasıl.
Dış Mekan
Aslında orta boy bir pick up olsa da Avrupa yollarında tam bir deve dönüşen aracın duruşu oldukça heybetli. Boyutlarıyla dikkat çekse de sade tasarımı öne çıkmayan Amarok'un hatları köşeli. Ön tamponu altına gövde rengi koruma eklenirken hafifçe de olsa geniş çamurluklar güçlü görünümü pekiştiriyor. Dev aynaları görüş promlemlerini en aza indirirken kapıların alt kısmına eklenen siyah renkli boru basamak görevi görmüyor.
17 inç çaplı jantları Canyon donanımına özel olan aracın kapılarının alt kısımlarında da özel bir şerit bulunuyor. Arka tamponu parlak siyaha boyanan pick up kasasında da bu renkte borular sunuyor. Arka tampon basamak olarak da kullanılırken kasa kapağı 150 kg yük taşıyabiliyor. Stopları koyulaştırılan Amarok Canyon'da kullanılan LED kasa aydınlatması da oldukça güçlü.
5.254 mm boya sahip olan pick up 1.954 mm genişlik ve 1.834 mm yüksekliğiyle oldukça büyük bir yer kaplıyor. Aracın aks mesafesiyse 3.095 mm. Kasa tabanı yerden 780 mm yüksekte duran aracın bagaj kapasitesiyde yükleme yüksekliğine göre değişiyor. Bunun yanında kasanın üst bölümüne kadar bile sunulan hacmin 1.100 litrenin üzerinde olduğunu belirtmekte yarar var. Yük sabitleme kancaları sunulan bagaj bölümünde bir de 12 Volt soket bulunması olumlu.
İç Mekan
Hem ön hem de arka kapılarında çok büyük olmayan fakat derin cepler sunan Amarok Canyon'da modele özel çift renkli deri döşeme ve turuncu dikiş iplikleri görev yapıyor. Metalik renkli kapı açma kolları diğer Volkswagen modellerinden de tanıdık olan aracın cam ve yan ayna kumandaları sürücü kapısına ergonomik biçimde yerleştirilmiş.
Ailenin diğer modellerinden alınan diğer parçalar arasında direksiyon simidinin soluna yerleştirilen far kumandaları, çok fonksiyonlu ve üç kollu direksiyon simidi, sade bir görünüme sahip ve ortasında yol bilgisayarı bulunan gösterge paneli, otomatik şanzımanın şık görünümlü vites kolu, ses ve klima kumandaları bulunurken son ikilinin aynı ekranı paylaşmaları ilginç bir detay olarak karşımıza çıkıyor.
Çevresi turuncu plastikle kaplanan yuvarlak havalandırma ızgaralarına sahip olan aracın orta konsolu üzerinde bulunan tepsinin içinde bir 12 Volt soket yer alırken biraz daha aşağıda park sensörü, kasa lambası ve dörtlü flaşör düğmeleriyle yolcu hava yastığının devre dışı olduğunu gösteren uyarı lambası bulunuyor.
Vites konsolunun önünde büyük bir kapaksız göz ve iki adet 12 Volt soketi yer alırken vites kolu çevresinde ön koltuk ısıtması, ESP ve yokuş iniş asistanı kumandaları bulunuyor. Biraz daha geriye iki bardaklık ve el freni kolu eklenirken büyük kol dayanağının altında derin bir göz bulunuyor. Torpido gözü küçük olan aracın ön koltukları altında kapaklı göz sunulmasıysa hoş bir detay.
Arka koltukları daha yüksek yerleşime sahip olan Amarok Canyon'un kasasndan iç mekana ulaşım sağlanamasa da arka koltukların hem sırtlıkları ileriye doğru hem de oturakları geriye doğru katlanabiliyor. Bu sayede iç mekana sığan yükler arkada sabitlenebiliyor.
Konfor
Test aracı bir pick up olup bir de ticari araç olarak adlandırılınca konfor bölümünde insanın kafasında soru işaretleri olması normal. Bunun yanında off road için uygun birkaç donanıma sahip olan Amarok Canyon'un beklenenden daha başarılı bir konfor seviyesi sunması da sürpriz olmayacak gibi.
Ortalama sertlikte bir süspansiyon sistemine sahip olan aracın arka aksında kullanılan yaprak yaylar boş durumda arka bölümün daha oynak olmasına neden olurken yükleme yapıldıktan sonra süspansiyon konforu otomobilleri aratmıyor. Araziye uygun tasarıma sahip 245/65 ölçülü lastiklerin sunduğu dev yanaklar küçük çukurların varlığından bile haberdar etmezken bozuk yolda yapılan sürüşlerde de iç mekan konforunda büyük bir azalma olmuyor.
Konfor donanımı da bir pick up için hiç de fena olmayan Amarok Canyon'un aksesuarları arasında elektrikli cam ve yan aynalar, ön ve arka park sensörleri, deri döşeme, ön koltuklar için ısıtma sistemi, çift bölgeli otomatik havalandırma sistemi, yol bilgisayarı, hız sabitleme sistemi, çok fonksiyonlu direksiyon simidi, SD kart, Aux ve USB girişlerine sahip, CD ve MP3 çalabilen ses sistemi ve Bluetooth yer alıyor.
Geniş koltuklarında bol bol oturma alanı sunan otomobilin daha yükseğe yerleştirilen arka koltukları biraz dik sırtlıklara sahip olsa da sunulan diz ve baş mesafeleri makul. Rüzgar sesi izolasyonu başarılı olan Amarok Canyon'un geniş lastikleri yol sesini iç mekana biraz alsa da motor sesini sönümleme işlemi başarılı bir şekilde yapılmış.
Aracın en dikkat çekici donanımlarından olan 8 ileri vitesli otomatik şanzıman tork konvertörlü bir ünite. Motorla uyum içerisinde çalışan bu şanzımanın geçişlerini hissetmek oldukça zor. Manuel olarak da kumanda alabilen ünite buna gerek bırakmayacak kadar başarılı bir çalışma karakteristiğine sahip. İstenen performansın elde edilebilmesi de onca vites sayesinde zor olmuyor.
Sürüş
Ağırlığı 2.1 tonun üzerinde olan bir pick up için öncelikli başlıklardan olmasa da çoğu araçta olduğu gibi Amarok'ta da performans önemli. Biraz daha dar yanaklar ve büyük jant çaplarıyla dinamik sürüşlerde biraz daha güven verebilecek olan pick up yine de başarılı performansa sahip. Orta sertlikteki süspansiyon sistemi ani direksiyon hareketlerinde bile aracın izde kalmasını sağlarken oldukça sportif duran direksiyon simidi yeterince hisli.
Zorlandığında hafifçe önden kaymaya başlayan Amarok Canyon hem dört tekerlekten çekiş sistemi hem de göreceli olarak hafif kalan arka bölüm sayesinde gaza yüklenildiğinde bu sefer arkasını bırakma eğilimine giriyor. Aracın kontrol altına alınmasıysa hiç de sanıldığı kadar zor değil. Arazi şartlarında da dört tekerlekten çekiş sistemini konuşturan pick up geniş lastik yanakları sayesinde küçük taşların neden olduğu sarsıntıları tamamen engelleyebiliyor. Çok dik yokuşlarda sürücüye yardımcı olan iniş asistanı da istenen sürate ayarlanabiliyor.
Amarok ailesinde görev yapan çift turbo beslemeye sahip 2 litre hacimli Diesel motor 180 beygir güç, 420 Nm tork üretebiliyor. Dört tekerlekten çekiş sistemi ve 8 ileri vitesli otomatik şanzımanla 0'dan 100 km/s sürate 11 saniyede ulaşabilen aracın maksimum sürati de 179 km/s.
Dev bir gövde, 2.1 tonun üzerinde ağırlık, dört tekerlekten çekiş sistemi ve otomatik şanzıman gibi nedenlerden dolayı tüketim değerleri çok aşağıya çekilemeyen Amarok Canyon'un şanzımanında 8 vites bulunması otoyol süratlerinde motor devrini düşük tuttuğundan ortalama tüketim 8 litre/100 km'nin altına indirilebiliyor. Test boyunca karma kullanımda elde ettiğim değerse 10.5 litre/100 km oldu.
Fiyat/Donanım
Amarok ailesinin en donanımlı modeli olan Canyon'un fiyatı da haliyle göreceli olarak yüksek. Fiyatlar manuel şanzıman ve Trendline donanımında 72.930 TL'den başlarken Canyon paketi manuel şanzımanla 95.730 TL'ye alınabiliyor. Otomatik şanzımanı da ekleyince 103.070 TL seviyesine ulaşan fiyat aslında bir Golf TDI Highline DSG için 90.000 TL üzerinde para istendiği düşünüldüğünde yüksek değil.
Donanımında elektrikli cam ve yan aynalar, 17 inç çaplı jantlar, ön ve arka park sensörleri, deri döşeme, ön koltuklar için ısıtma sistemi, çift bölgeli otomatik havalandırma sistemi, yol bilgisayarı, hız sabitleme sistemi, çok fonksiyonlu direksiyon simidi, SD kart, Aux ve USB girişlerine sahip, CD ve MP3 çalabilen ses sistemi, Bluetooth bağlantısı, yokuş iniş asistanı, ısıtmalı silecekler, elektronik diferansiyel kilidi, ön ve yan hava yastıkları standart olarak sunulan Amarok Canyon'da mekanik diferansiyel kilidi 1.896 TL karşılığında opsiyonel olarak sunuluyor.
Sonuç
Ticari araç olarak vergilendirilmeleri sayesinde fiyatları makul seviyede tutulabilen pick up modelleri şu sıralar oldukça popüler. Son yıllarda bu pazara dahil olan markaların sayısında bir artış olurken yaşanan rekabet tüketiciye de olumlu şekilde yansıyor. Yük taşıyabilme özelliklerini koruyan bu araçlarda kullanılan güçlü motorlar ve giderek zenginleşen donanım ttüketicinin aklını çelmeye başladı.
Amarok Canyon ile iyi bir iş çıkaran Volkswagen şehirde yaşayıp haftasonları araziye çıkmak isteyen müşterilere SUV modellerinden farklı bir alternatif sunuyor. Başarılı sürüş özelliklerinin yanında arazi için elektronik diferansiyel kilidi, dört tekerlekten çekiş sistemi ve yokuş iniş asistanı da sunan araç asfalt dışında kendisini yabancı hissetmiyor. Tekrar şehir yollarına dönüldüğündeyse 8 ileri vitesli otomatik şanzımanın ne kadar büyük bir yardımcı olduğu anlaşılıyor.
Fotoğraflar
Test sırasında çektiğim fotoğraflara buradan ulaşabilirsiniz.
Saçma araba saçma test
YanıtlaSilAraç her şey olabilir ama saçma değil. 90.000 TL'ye Golf satılan ülkede bu cüssede bir aracın yaklaşık fiyata satılabilmesi gayet mantıklı yapıyor. Zaten yayından 3 dakika sonra bütün test okunmuş olamayacağından test konusunda üzerime alınmıyorum.
Silaracın saçma olmasını bi derece anlarım da (onu da sevilmeyen araca saçma denmesini düşünürsek anlayabilirim) teste saçma demenin nasıl bir düşünce yapısından çıktığını anlamak zor.her tip aracın test edilmesinin saçma bi yanını görebilen de bi zahmet söylesin biz de bilelim işin saçma tarafını
Silutandım :(
Sil3 dkakika sonra güzel yorum yapsam ne zaman okudun demessin çakal
SilBen derim. Aramızda o kadar fark olsun.
Silhttp://www.youtube.com/watch?v=JwKvKeRKvS4&feature=kp
SilBu ticari araç kapsamı bir ayar istiyor çok adaletsiz bir vergi sistemi...
YanıtlaSilTicari değil otomobiller ayar istiyor. Bunların fiyatı normal olsa da otomobillerde Avrupa'nın 2-3 katı para ödüyoruz.
Silaslında 1.6 litre ve altı motorlarda neredeyse aynı parayı ödüyoruz otomobillerde fakat araç avrupadakine kıyasla bomboş oluyor.1.6'nın üstünde de dediğiniz üzere 2-3 katı para ödüyoruz.üstelik buna rağmen yine bomboş geliyor(210-220 bin lira para verilen a6'nın neredeyse passat trendline'dan daha az donanıma sahip olması gibi).yanlış yerde dünyaya geldik demek istemiyorum ama polyannacılık yapsam bile biz araba kullanamayacak kadar yaşlandığımızda belki düşer vergiler diyebiliyorum...
Silarkadaş vergi derken mtv'den bahsetmiş olmalı.
YanıtlaSilki haklı da.
kütük gibi pikap alıyorsun lüks ciplerle aynı mtv'yi ödüyorsun....
MTV başlı başına saçmalık zaten. Millet araç parkını yenilemek için uğraşırken bizde eski araca daha az vergi uygulanıyor.
YanıtlaSilcari açık, üretime değil tüketime dayalı inşaat ekonomisi desem de anlamazsınız. 2002 öncesi sanayinin ekonomide ağırlığı %25 iken günümüzde %15'e düşmüş (bkz. iso ilk 500 açıklanırken yapılan açıklamadır.) yaptığın ihracatın kilogram bazında yaptığın ithalatı karşılamıyor bırak parasal olarak karşılamayı. velhasıl kelam lafı uzatmadan demem o ki bu vergiler olmasa bizim halk ne vw alır ne opel memleket Mercedes, BMW, AUDI cenneti olur, gereken döviz rezervine sahip değilsin ki ödeyebilesin (NOKTA) lütfen yanlış anlaşılmasın farklı bir açıdan yaklaşmanız ve düşünmeniz açısından yazdım.
YanıtlaSilTürkiye, otomobile sahip olma konusunda Avrupa ortalamasının çok altında. Hatta Bulgaristan ve Romanya gibi ülkelerin bile altında. Sanayinin ekonomide ağırlığını artırmak için ekonomiyi baltalamaya çalışmak yerine sanayi geliştirilmeye çalışılsa çok daha mantıklı olur. 2002 öncesinde Tofaş ve Ford Türkiye'de binek otomobil üretiyordu. Opel'in fabrikası vardı. Bu harika ekonomi politikaları sayesinde bunların hiçbiri yok artık. Hyundai, Honda ve Toyota bir şeyler yapmaya çalışıyor ama onların da satışı daha çok ülke dışına. Başta dediğim gibi araç sahibi olma oranı çok düşük Türkiye'de. Ayrıca nüfus olarak da Avrupa'da 2. sırada. Dolayısıyla inanılmaz bir otomobil pazarı var. Bu durum avantaja çevirilip üreticiler ülkeye çekilebilir. Sonuçta Alman lüks markalarının Macaristan ve Tayvan gibi ülkelerde fabrikaları var. Bizde neden olmasın?
Silonur bey bizim buralarda bir laf vardır bu sitede olanları ve sizi tenzih ederekten "kılığına bakmaz çulunu yırtar" derler. son on yıldır milletimiz (özellikle yapıldı) tam bir tüketim manyağına döndü, yaşım gereği 15-20 yıl gerisini gayet net hatırlayan biri olaraktan, biz tasarrufu seven bir toplumduk hemen hemen herkesin yastık altında parası vardı. şimdi bu oran oldukça aşağıya indi. herkes akıllı telefonun en yenisini alma peşinde iphone nun 6 sını almazsan dövüyorlar, ya da öyle hissediyoruz. borçtan korkmuyoruz artık ama gelirimizden fazla tüketiyoruz ki hak verirsin. ek olarak maliye bakanlığı müfettişi olan bir tanıdığımdan duyduğum kadarıyla; akaryakıt, cep tlf. faturaları ve araç alım-satımından doğan dolaylı vergiler,cezalar v.s. olmasa vay memleketin haline diyor. (neticede maliye bakanlığında müfettiş vardır bir bildiği). demem o ki benim bir kuramım var; devlet baba bu tip vergiler yoluyla hem tüketimi düşürüp hem de kazanç elde ediyor. ama ana amaç tüketimi alımı satımı belli bir seviyeye çekmek çünkü hem devlet olarak hem de halk olarak aşırı derecede borçlu durumdayız. benim eyyorlamam bu kadar :) bunun dışında yukarıda belirmiş olduğun yorumun altına imzamı atar kaşemi basarım
SilBorçlu olduğumuz malum da bunun suçlusu halk değil devlettir. Örneğin cep telefonları bu derece popülerken bir telefon üreticisi çıkarmaya çalışsaydı içeriden bu durumda olmazdı telefon pazarı.
SilAyrıca otomobil ve telefon gibi günümüzde ihtiyaç durumunda olan aletlerden bu kadar vergi almak kötü niyete işaret eder. Aynı İstanbul'da iki kere yaka değiştirmek için para verme zorunluluğumuzun olması gibi. Bir devlet vatandaşına, kendi ülkesi içinde bedava kullanabileceği yolu yapmak zorundadır. Daha iyi bir alternatif yapıp onu ücretlendirebilir ama bedavayı da korumak zorundadır. Örneğin New Jersey'yi Manhattan'a bağlayan Holland tunnel geçiş ücreti 13 dolardır (9'a kadar düşüyor bazı durumlarda) ama daha kuzeye giderek kullanılabilecek köprüler bedavadır. Bu da sunulması gereken bir opsiyondur. Zaten vergilerle yapılan köprünün alternatifsiz bırakılıp halkın soyulması korkunç bir şey. Milletin buna ses çıkarmaması daha da korkunç.
yiyor ama çalışıyor diyen bir milletten bahsediyorsun. ses çıkarmalarını hiç bekleme!!!
SilO da doğru valla.
SilGeçenlerde hintli bir misafirim vardı. Onlarda yakın bir zamanda seçim yaptılar. Ama dikkat ettim mantalite aynı o da yesinler ama çalışsınlar mantığında. Yani oryantalist bir yaklaşım olduğu sürece başımıza gelene itiraz etmez ve biat etmeye devam edersek bize semer vuran arabayı pahalı satan vergiyi fazla alan çok olur. (Semer benzetmesi için şimdiden özür dilerim.)
SilBuna da katılıyorum.
SilBu aracı kullanmak için src belgesi almak mecburimidir ? Yani sadece bireysel Amaçlı kullansak ( Dağda , bayırda veya günlük işe gidip gelsek ) herhangi bir ticari faaliyete aracı karıştırmasak ( kendimize ait faturalı mal/eşya dışında bir şey taşımasak ) yinele src belgesi almak zorundamıyız ? Sürücü kursu para kazanmak için ilahi almak gerekiyor dediği için merak ettim bilgilendirirseniz sevinirim teşekkürler
YanıtlaSilSRC saçmalığı ne zaman piyasaya çıktı bilemiyorum ama test öncesinde bir şey soran olmadı. Zaten şahıs üzerine kayıtla bertaraf edilebilen bir şeymiş dendiği gibi. Vito testinde özellikle sordum. Kullanabileceğimi söylediler belgesiz.
Sil