8 Temmuz 2012 Pazar
Volkswagen Polo 1.6 TDI Comfortline
5. nesil Volkswagen Polo'nun çantası dolu. 2009 yılında tanıtılan otomobil Walter de Silva liderliğinde tasarlandı ve 2010 yılında Avrupa'nın otomobili seçildi. Volkswagen'in sonrasında tasarladığı araçlara da ilham kaynağı olan otomobil B segmentine ciddi fakat şık görünen bir alternatif olarak katıldı. Günümüzde hemen her köşede bir örneğine rastlayabildiğiniz Polo özellikle filo kiralama firmalarının gözdesi olduktan sonra patlama yaptı.
GTI haricinde kalan modellerinde kullanılan motorların pek iç açıcı performans sunamaması ve Volkswagen'den test için bir araç alamamış olmam nedeniyle uzun süre test edemediğim aracın şirket otomobili olarak ayağıma gelmesi, şimdiye kadar yaptığım en geniş kapsamlı testin ortasında bulunmasını sağladı.
Dış Mekan
Walter de Silva'nın sihirini konuşturduğu yer olan dış görünüşü abartıdan uzak fakat oldukça şık olan Polo'nun ön tampon altında bulunan uzantıları, şişkin çamurlukları ve bu çamurlukları kapıların altından bağlayan şişkin kemer tipik de Silva çizgilerinden bazıları. Köşeli farları ve LED teknolojisi kullanan kare stopları da genel görünümüne uygun olan otomobilin 15 inç çaplı sac jantlar ve jant kapağı kombinasyonuna sahip olmasıysa bu donanım seviyesine pek yakışmamış.
3.970 mm boy, 1.682 mm en, 1.462 mm yükseklik ve 2.470 mm aks mesafesine sahip olan araç B segmentinin sınırları içerisinde kalırken yan aynalara entegre edilmiş LED sinyaller ve bagaj kapağı üzerinde bulunan Volkswagen logosunun aynı zamanda kapı kolu olması hoş ayrıntılar.
İç Mekan
Dış mekanda karşımıza çıkan etkileyiciliği içeride sunmayan Polo'nun kokpitinde sunulan malzeme ve işçilik kalitesi bu sınıfın standartlarını belirleyecek nitelikte. Diğer Volkswagen modellerinden alınan kumanda elemanlarıyla bu ailenin araçlarını kullanmış olanlara yabancılık çektirmeyecek olan Polo'nun 3 kollu direksiyon simidi şık tasarımıyla ilk anda dikkat çekiyor. Deri kaplı direksiyon simidinde olduğu gibi havalandrıma ızgaraları çevresinde, klima kumanda butonlarının üzerinde, radyo ünitesinde ve vites topuzu üzerinde görülen metalik kaplamalar şık dursa da aracın simsiyah iç mekanının boğuculuğunu almaya yetmiyorlar. Neyse ki aracın gövde rengi koyu seçildiğinde kokpit alt kısmı, kapı içleri ve koltuklar sarı renkli kumaş kaplama alınabiliyor.
Laf koltuklardan açılmışken rahat ön koltukların biraz daha baldır desteğine ihtiyaç duyduğunu söyleyebilirim. Sırt için sağlanan yan desteklerse yeterli. Arka koltuklarda sınıfı için makul diz ve baş mesafesi sunan koltuklarda üç adet kafalık da bulunuyor. Bu üç kafalığın virgül yapısıysa ön koltuklarda bulunan şişkin örneklerden çok daha ergonomik. Kaza güvenliği düşünülerek ileriye doğru eyimli tasarlanan ön kafalıklar yukarı aşağı hareket etse de ileri geri yatırılamadığından uzun yolculuklarda boynu rahatsız edebiliyor. Özellikle de koltuk sırtlığını benim gibi dik tutmaktan hoşlanıyorsanız.
Şöför kapısının kol dayanağında bulunan dört elektrikli cam kumandası ve kapı çekeceğinin üzerine alınan merkezi kilit ve elektrikli ayna kumandalarının kullanımı sorunsuz. Yükseklik ve derinliği ayarlanabilen direksiyon simidinin arkasında bulunan metalik çerçeveli gösterge tablosunun merkezinde bulunan ekranda yakıt seviyesi, saat, hava sıcaklığı ve yapılan yol gibi bilgiler görünse de motor sıcaklığı göstergesi ve yol bilgisayarının bulunmaması eksiklik.
Orta konsolda havalandırma ızgaraları ve kontrol düğmelerinin altında yer alan radyo butonları rahat kontrol ediliyor. Ses sisteminde, aracı çalıştırdığınız an sesin seviyesinin ne olacağının ayarının olması olumlu. Daha aşağıya inildiğinde dairesel havalandırma kumandaları ve içerisine iki adet büyük şişe alabilecek büyüklükte boşluk bulunurken aynı yerde çakmak ve AUX girişi de yer alıyor. Vites kolunun arkasında sığ boşluklar göze çarparken kaldırılabilen kol dayanağının içerisinde bir de göz bulunuyor. Aynı kol dayanağı arkadaki yolcular için sunulmazken ön koltukların arasında kalan bölümün en sonunda arka koltuklar için bir şişe tutucu bulunuyor.
280 litre hacimli bir bagaj hacmi sunan Polo'nun bagaj zemininin altında gizli bir göz bulunurken hacim arka koltuklar katlanarak artırılabiliyor. Dışarıda bulunan Volkswagen logosundan açılan bagajı kapatırken kapağın iç yüzünde bulunan büyük tutamaklar kolaylık sağlıyor.
Konfor
Comfortline isimli bir donanım paketine sahip olan bu Polo'nun başarılı olmasını beklediğim yerlerden birisi haliyle konfor bölümü oluyor. Aslında sertçe ayarlanmış bir süspansiyon sistemine sahip olan Polo'nun 185/60-15 ölçüsüne sahip geniş yanaklı lastikleri yol bozukluklarının iç mekanda aşırı derecede hissedilmemesini sağlıyor. Başarılı şekilde birleştirilmiş parçalar sayesinde kasis geçişlerinde rahatsız edici sesler duyulmayan iç mekan konfora katkıda bulunuyor.
Baldır kısmında yan destekleri zayıf olan koltukların konfor alanında bir eksikleri bulunmuyor. Ses sisteminin kullanımı oldukça kolay olan Polo'da ayarları kolay bir şekilde yapılabilen havalandırma sistemi yaz sıcağında biraz zorlanıyor. Üflemesi dört kademeli olarak ayarlanabilen sistemin Haziran ayında bile aracın içerisini serinletmek için sürekli üçüncü kademede çalışması gerekiyor.
Ön koltuklarda oturanlar için rüzgar ve yol sesi, 120 km/s'in altında problem olmazken arka koltuklarda yol sesi iç mekana fazlaca giriyor. Öyle ki arka kapı yanlarında oturanlar camların, hatta kapıların kapalı olup olmadığını her seferinde kontrol ediyor.
Belki çoğunuz için sürpriz olacak ama konfor konusunda araca en büyük darbeyi yarı otomatik şanzımanı (DSG) vuruyor. Yüksek süratlerde sarsıntısız ve çok hızlı vites değişimiyle dikkat çeken şanzıman aşırı yoğun trafikte başarılı değil. Çok yavaş bir şekilde ilerlerken yığılmaya sebep olabilen şanzıman soğuk çalıştırmalarda ilk hareket için gereken gaz komutuna çok geç cevap veriyor. Kör bir kavşağa gelip durduğunuzda yolun 100 metre ilerisinde bir araç görürseniz süratine çok dikkat etmeniz gerekiyor zira bu durumda gazı kökleseniz bile harekete geçmeniz 2 saniyeyi bulabiliyor ki araca alışmamış kişiler için bu durum kazaya sebep olabilir.
Şanzımanın bir diğer kötü yanı da yokuşlarda yapılan park manevralarında ortaya çıkıyor. Araç fiyatının %10'undan fazlasını oluşturan (5.200 TL) DSG'de hill holder sunulmuyor. Fiat Fiorino gibi minik ticarilerde bile standart olan bu donanımın yokluğu eski nesil şanzımanlarda fren ve gaza aynı anda basarak bertaraf edilebilse de yeni nesil DSG buna izin vermiyor. Şanzımana bir çeşit kendini koruma mekanizması yerleştiren Volkswagen, bir ayak frendeyken diğeriyle gaza basıldıktan kısa süre sonra şanzımanı boşa alıyor. Aracı dar bir alana park ederken ayağınızı frenden çektiğinizde, diğeri gaza basıyor olsa bile gitmek istediğiniz yönün tersine kaydığınızı görmek hoş olmuyor.
Sürüş
Düşük süratte yaşanan tatsızlıkları bir kenara atacak olursak sürüşün sorunsuz hatta sportif olduğunu söyleyebiliriz. 7 ileri vitesli, çift kavramalı yarı otomatik şanzımanı manuel olarak da kontrol edilebilen otomobilin direksiyon sistemi elektro-hidrolik bir ünite için oldukça başarılı geri bildirimde bulunuyor. Spektrumun sert kısmına daha yakın ayarıyla süspansiyon sistemi de sportif sürüşleri desteklerken konfora yönelik geniş yanaklı lastikler ve küçük çaplı jantlar dinamik sürüşleri pek sevmiyor.
1.179 kg boş ağırlığa sahip olan otomobilde görev yapan 1.6 litre hacimli turbo Diesel motor 90 beygir güç, 230 Nm tork üretiyor. Golf'te görev yapan 105 beygir gücündeki motorla aynı bloğu paylaşan ünite 2.000 d/d'nın üzerinde oldukça canlı ki bu da DSG'nin spor moduna gerek olmadığı anlamına geliyor. Bu modda vitesleri daha yüksek devirde değiştiren şanzıman aracın gücünün tükendiği devirlerde bile vitesi değiştirmeyerek ivmelenmenin kesilmesine neden oluyor. Benzinli motorlar için olumlu olan bu özellik TDI motorla pek uyuşmamış.
0'dan 100 km/s sürate 11.5 saniyede ulaşabilen aracın maksimum sürati 180 km/s olarak açıklanıyor. 130 km/s'e kadar başarılı hızlanma özelliklerini koruyan Polo'nun bu seviyenin ötesinde zorlanması sürpriz olmayacaktır. Daha yüksek süratlerde ataklık için motora güç takviyesi şart.
Tüketim konusunda oldukça başarılı olan TDI motoru, korkunç İstanbul trafiğinde bile 8 litre/100 km değerinin üzerine çıkmazken uzun yolda çok kontrollü kullanımda 5 litre/100 km seviyesi görülebiliyor. 45 litre hacimli bir depoya sahip olan otomobilin 15 litre gibi büyük bir de ek deposu var ki dikkatli kullanımda 1.000 km menzile ulaşmak olası. Yalnız bu durumda da dikkatli olunması şart zira aracın yakıt seviye göstergesi dijital ve yol bilgisayarı da bulunmadığından depoda kalan mazotun seviyesini tahmin edebilmek zor.
Fiyat/Donanım
Polo'nun zorlanacağı bir alana geldik. 5 ileri vitesli manuel şanzımanla birlikte 41.300 TL gibi makul bir fiyata satılan Polo 1.6 TDI Comfortline'ın DSG'li modelinin fiyatı 46.500 TL. Aslında bu haliyle bile yüksek olmayacak olan fiyatın aşırıymış gibi görünmesindeki neden donanımda bulunan eksiklikler. Artık her otomobilde standart olmaya başlayan yol bilgisayarı, hill holder, ESP, alüminyum alaşım jantlar ve sis farları gibi donanımların araçta bulunmaması ilginç.
Standart donanımında dört elektrikli cam, elektrikli ve ısıtmalı yan aynalar, AUX girişli CD/MP3 çalar, klima, yükseklik ayarlı ön koltuklar, derinlik ve yükseklik ayarlı deri direksiyon simidi, ön koltuklar arası katlanabilen kol dayanağı, far yükseklik ayarı ve ABS bulunan otomobilde otomatik klima (2.800 TL), çok fonksiyonlu direksiyon simidi (730 TL), ön sis farları (455 TL), otomatik kararan iç dikiz aynası ve yağmur sensörü (505 TL), entegre navigasyonlu ses sistemi (2.895 TL), karartılmış yan ve arka camlar (600 TL) ve 6'lı CD değiştiriciye sahip ses sistemi (1,925 TL) gibi opsiyonlar sunulmakta.
Not: Test aracı 2011 model olduğundan yol bilgisayarı bulunmamaktaydı. 2012 model yılında bu donanım standart hale getirildi.
Sonuç
Son zamalarda etrafta bol bol görebildiğimiz Volkswagen Polo'nun en popüler modellerinden 1.6 TDI sınıfının en kaliteli araçlarından birisi. Görünümü de etkileyici olan aracın donanım eksiklikleri ve motor gücünün daha yüksek olmamasıysa günlük kullanım için sorun oluşturabilecek haller.
Fiyatlandırması kötü olmayan Polo 1.6 TDI'ın üzerine sadece 700 TL ek ücret ödeyerek bir Polo GTI alınabilmesiyse insanı düşündürüyor. Turbo Diesel kardeşinin iki katı gücünde olan GTI'ın çok daha zengin bir donanıma sahip olduğu düşünülürse aradaki fiyat farkı lehine bile dönüyor.
"Diesel olsun da ne olursa olsun" düşüncesine sahip kişiler için uygun olabilen otomobili filo kiralama firmaları çok sevse de şahsi kullanım için GTI gibi çok daha zevkli kullanıma sahip zengin donanımlı bir model tercih edilebilir.
Fotoğraflar
Test sırasında çektiğim fotoğraflara buradan ulaşabilirsiniz.
Not: Çektiğim dış mekan fotoğraflarında şirket logoları görüldüğünden aynı modelin farklı araçları üzerinde çekilen fotoğrafları kullanılmıştır.
süper araba..
YanıtlaSilEn Çok Tutulan Motoru Ney Bu Arabanın ?
YanıtlaSilFilocularda 1.6 TDI, kişisel kullanımdaysa 1.4 benzinli gibi görünüyor dışarıya bakında. Büyük ihtimalle TDI sayısı daha fazla.
YanıtlaSilAnlattiklatiniza gore dusuk suratte kalkista ve yokuslarda dsg sikintili olabiliyor, polo dsg gibi sehir ici kullanim icin hatta istanbul sartlarini da dusunursek tam da dusuk surat kalkis ve yokus performansi icin alinan arac beklentileri karsilayamamakla beraber dsg sanzimanin maaliyetinin de yuksek olmasi sizce de buyuk bi dezavantaj degil mi, acikcasi saydigim dezavantajlara sahipse ic mekani ne kadar kaliteli olsa da o fiyata degmeyecekmis gibi bir his olustu bende
YanıtlaSilYa manuel versiyonunu almak ya da DSG'nin geliştirilmesini beklemek gerekiyor. Ya da alışılacak kullanımına. Aracın durmaması, vitesin boşa alınmaması sağlanıp sürekli hareket edilecek.
YanıtlaSilyol tutuş ve frenler hakkında daha detaylı bir iki yorum rica edebilir miyim?
YanıtlaSilsert süspansiyon sistemi sayesinde başarılı fakat tipik alman soğukluğunun görüldüğü bir yol tutuşu olduğunu söyleyebilirim. bununla birlikte 16 inç çaplı jantlar ve daha dar yanaklı lastikler süspansiyon karakteristiğine çok daha iyi uyacaktır diye düşünüyorum.
YanıtlaSilfrenlerse ayrı bir hikaye. benim aracımla birlikte filoda bulunan iki araçta garip bir pedal sorunuyla karşılaştık. yavaş akan trafikte en ufak basınca aşırı tepki verip yüksek süratlerde yavaşlayabilmek için stroğun çoğunu kullanmayı gerektiriyordu frenler. dur kalklarda konforu etkilese de otoyolda tehlike yaratıyordu fakat filonun diğer araçlarında gayet iyi dozlanabilen sistemleri gördükten sonra bu iki araçta bir sorun olduğu kanısına vardım. bununla birlikte daha ince yanaklı ve daha geniş tabanlı kaliteli bir lastiğin frenler üzerinde de olumlu etkisi olacağı aşikar. en azından abs'nin gereğinden fazla devreye girmesinin önüne geçebilir.
küçük sınıfta 1.6 motor vergi açısından tatsız. corsa 1.3 cdti çok daha iyi bir seçenek gibi gözüküyor.
YanıtlaSilbu arada, madem araç şirket aracı, autoshow uzun dönem testlerine benzer bir çalışma yapabilirsin.
1.6'nın ilk yıllarda bile dezavantajı yıllık 300 TL'yi geçmediğinden özellikle sonradan modifikasyon işlemlerine girmek isteyenler için daha iyi bir seçenek bence.
YanıtlaSilŞirket aracıydı. Artık değil. Olsa da sürebileceğim güzergah uzun dönem testlerinde olduğundan çok daha kısıtlı oluyor. İzmir'e bile uçakla yolluyorlar.
1.2 tsi dsg nasildir? Belli bir zaman araligindaki DSG sanzimanli arac sahiplerinin (2007 ve sonrasi sanirsam - su islak vites kutusundan kuruya gecilmesinden sonrasi) cok ciddi bir kismi - nerdeyse yarisindan fazlasi - kucuk (ses vs) veya buyuk (sanzamanin tamamen degismesini gerektirecek ciddi problemler hatta surus guvenligini tehlikeye sokabilecek potansiyel) sorunlardan bahsediyor. Var mi bu konuda VWnin acikladigi bir iyilestirme, gelistirme, veya ek garanti benzeri bir aciklama?
YanıtlaSilDonanıma eklenen Hill Holder ile bir miktar daha güvenli oluyor şanzıman fakat bu donanım alınmamışsa 1.2 TSI'da da aynı sorunlar devam edecektir. İyileştirme ile ilgili bir bülten geçmediler. Yapıldıysa bile sessiz sakin yapıldı.
YanıtlaSilbir arkadasım 2011 1,6 tdi ikinci el vw polo aldı, verdiği para 40.0000 tl. ben üst segmentte ford focus titanyum aldım ikinci el. verdiğim para 41.000 tl. diğer donanımları gectim, arabada yol bilgisayarı bile var. bence 0.km si 35.000 tl nin üzerinde para verilecek bir araba değil.
YanıtlaSilBence genel olarak Diesel modellerin fiyatlandırılmasında orantısızlık var. Aynı fiyata bir GTI alınabiliyor olması komik gerçekten.
YanıtlaSilYalnız adamları suçlamamak lazım. Diesel'e bu kadar talep olunca fiyatlar şişiyor normal olarak.
Fiyatını haketmeyen bir araba, boş + boş line dencek kadar donanımı da zayıf. sirketler için manuel viteslı fıyatı uygun, dsg bende hala soru işareti...,
YanıtlaSilDSG'nin üzerinde biraz daha çalışmaları gerekiyor. Daha doğrusu üzerinde çalışılmış DSG'yi bu araca da uygulamaları gerekiyor artık.
YanıtlaSilhala 1.6 litre motorla ekonomik sınıf diye araba satabiliyorlarsa, helal olsun
YanıtlaSilBen DSG kullandım böyle bir kalkış sorununa rastlamadım. Hatta gördüğüm en iyi durup kalkan kuru kavramalı otomatikti. Sizin arabada bir arıza olmasın?
YanıtlaSilYazıda da belirttiğim gibi araç kiralık filonun bir parçası olduğundan tek kullandığım değildi. Gaz pedalı tepkilerinde değişim olsa da kalkış ağırlığı hepsinde aynıydı.
YanıtlaSilBir de hangi DSG'nin kullanıldığına göre değişir bu özellikler. Sonuçta Bugatti Veyron'da kullanılan DSG'nin bu şekilde gecikmeli olduğunu zannetmiyorum.
DSG şanzımanlarda sürücünün gaz pedalını kullanış şekli(agresif yada daha sakin kalkışlar) kayıt ediliyor ve araç birsüre sonra ona göre hareket etmeye başlıyor. Kısacası araç size uyum sağlıyor.Oyüzdende bu araçları kiralayanlar yada kısa süre içinde test edenler DSG yi beğenmiyor...
YanıtlaSilBu özellik sadece DSG'de yok. Günümüzde üretilen çoğu tam veya yarı otomatik şanzıman adaptif özelliklere sahip. Zaten sorun büyük ölçüde 0-10 km/s arasında kalan hızları kapsıyor ki bu kadar düşük süratlerde adaptif şanzımanların da değiştirdiği çok şey yok.
YanıtlaSilYazının başında da dediğim gibi şirket aracımdı bu benim. 6 ay boyunca hemen hemen her gün (Hafta sonu da bendeydi) binlerce kilometre yaptım.
aracım 2010 1.6 tdi model devirdaim saati nı bı turlu bulamadım nasıl yardımcı olabılırsınız..
YanıtlaSil