20 Haziran 2011 Pazartesi
Ford Focus RS
Spor otomobillere düşkün olduğumu bilmeyeniniz kalmamıştır. Aslında favorim olan şey gücünü belli etmeyen spor otomobiller olsa da bunun tam tersini yapan, hatta adeta "Ben buradayım" diye bağıran araçlar için de özel bir yer var hayatımda. İşte bu tür otomobillerden birisi Focus RS. Temelinde önden çekişli bir Focus olsa da hatlarından rengine kadar her özelliği "Bana bakın" der gibi duruyor. Kullanmak için çok uğraştığım bu otomobilin direksiyonuna ilk geçtiğimde ilkokula başlayan çocuklar kadar heyecanlı olduğumu belirtmeme sanırım gerek yok. Asıl güzel olansa bir hafta sonra bile aynı heyecanın yüzümden okunabilmesiydi ki bir otomobilin insanda bırakması gereken intiba da tam bu şekilde olmalı.
Dış Mekan
Üçüncü nesil Focus'un temellerini atan tasarımı Focus RS'in vahşi yanını aynen dışarıya vuruyor. Özellikle büyük intercooler'ı soğutmak için geniş tasarlanan ve siyaha boyanmış hava girişlerinin şekli yeni nesil Focus'ta hemen hemen hiç değiştirilmeden kullanılmış. Gücü belli eden unsurlardan diğerleri genişleyen çamurluklar, yeniden şekillendirilmiş yan etekler, daha geniş ve alt kısmında bir difüzör bulunan arka tampon, dev gibi genişliğe sahip çift egzoz çıkışı, 19 inç çaplı jantlar, bagaj kapağı üzerinde bulunan çift katlı spoiler, kaput üzerinde açılmış ek hava çıkışları ve tabii ki dört bir yanda karşımıza çıkan RS logoları olarak sayılabilir. Daha önce de belirttiğim gibi aracın sedefli yeşil rengi bile dikkatleri üzerine çekmek için adeta bağırıyorken diğer detayların standart Focus ile aynı kalmış olması zaten beklenemezdi.
İç Mekan
Konu iç mekan olduğunda adeta dışarının tersi bir durum söz kunusu oluyor. Standart Focus modellerininkiyle hemen hemen aynı olan kokpit ST modelinin kokpitiyleyse tamamen aynı. Daha kapıyı açtığınız ilk anda dikkatleri üzerine çeken koltuklar oluyor. Oldukça yüksek yan desteklere sahip ön koltukların orta kısımları gri renkli suetle kaplıyken gövde renkli kumaşla kaplı yan desteklerin dış kısmında siyah deri ve mavi dikiş iplikleri dikkat çekiyor. Sabit kafalıklara sahip Recaro marka koltukların sırtlıklarında RS logoları dikkat çekiyor.
Kokpiti standart Focus modellerinden alınan otomobilin orta konsolu karbon fiber benzeri plastikle kaplanırken pedal seti, direksiyon simidi kolları, el freni ve vites kolu, kapı tutamakları, Power tuşu, gösterge tablosu ve kapı kolları gibi parçalarından bazıları gerçek alüminyumdan bazılarıysa alüminyum benzeri plastiklen üretilmiş. Orta konsolun üst kısmında yağ ve turbo basıncı göstergelerinin yanında yağ sıcaklığı göstergesi de bulunurken bu üçlünün altında üfleçler ve Sony marka müzik sisteminin kontrolleri bulunuyor. Sadece araç durağan haldeyken dinlediğim ses sistemi oldukça kaliteli ses verirken ünitenin MP3 de çalabilmesi olumlu. Bu kumandaların altında dijital klima kontrolleri bulunurken onların da altında ESP ve arka cam rezistans kumandaları bulunuyor. Daha aşağıya inildiğinde küllük ve çakmağın bulunduğu bölümle karşılaşılırken vites kolunun arkasında aracı çalıştırıp durdurmaya yarayan Ford Power butonu ve bardaklıklar dikkat çekiyor. Oldukça geniş bir hacim sunan orta kol dayanağının içerisinde 12V soket bulunurken kol dayanağının ileri-geri hareket etmesi olumlu bir özellik.
Arka koltuklara geçiş, diğer 3 kapılı Focus modellerinde olduğu gibi oldukça rahatken bu kısımda sunulan diz mesafesi de 3 kapılı bir araç için çok başarılı. Öndeki gibi Recaro amblemlerine sahip arka koltukları aynı öndekiler gibi şekillendirilip renklendirilirken sırtlıklarında iki kafalık olması ve sunulan iki emniyet kemeri aracı 2+2 oturma düzenli yapıyor. Aslında bu durum ilginç zira sunulan genişlik bu kısımda üç kişinin oturabilmesi için uygun. Tavanı siyah kumaşla kaplı olan araç bu özelliğiyle bile farklılığını belli ediyor. RS'in normal Focus özelliği sunan yerlerinden birisi de bagaj bölümü. 385 litre hacimli bagaj, sırtlıkları katlanabilen arka koltuklar sayesinde daha da genişletilebiliyor ki bu özellikler, aracı sınıfında zirveye taşıyor.
Konfor
300 beygirin üzerinde güce sahip olan 19 inç çaplı jantlarla donatılmış kompakt bir otomobilin yumuşak bir süspansiyon sistemine sahip olması beklenemez. Oldukça sert ayarlı sistem yoldaki bozuklukları iç mekandakilere hissettirse de aracın tok yapısı ve başarılı ayarlar sayesinde yoldan alınan bilgiler rahatsız edici olmuyor.
İyi ayarlanan bir başka sistem olan turbo beslemenin karakteristikleri o kadar başarılı ki gaza basıldığında hızlanmanın neredeyse kesintisiz olması sağlanabiliyor. Üstelik bu durum her viteste devam ediyor. Motorun büyük hacimli olmasının da avantajını kullanan Ford şanzımanın oranlarını da kısa tutunca dik yokuşları 20 km/s süratle 3. viteste tırmanabilen bir araç ortaya çıkmış ki şehir içinde kullanım açısından bu çok önemli bir özellik. Debriyaj pedalı zemine yakınken kavrayan Focus RS bu konuda da benim beğenimi kazandı ki özellikle sıkışık trafikte ayağa ve bacağa çok daha az baskı yapması nedeniyle bu tip kavramayı bütün manuel şanzımanlı otomobillerde görmek güzel olurdu. Ayrıca bu tip araçlarda sıklıkla karşılaşılan ağır debriyaj pedalından eser olmaması da RS'i sıkışık trafik için de uygun bir araç haline getiriyor.
Sürüş
İşte Focus RS'in en başarılı olduğu başlık. Aracın sürüşü gerçekten de etkileyici. Yumuşak debriyaj pedalı ve kemikli fakat yolları belli vitesleriyle kullanımı çok kolay ve zevkli olan otomobil, turbo beslemeye sahip 2.5 litre hacimli motorunun ürettiği 305 beygir güç, 440 Nm torkla gerçek bir canavar. İlk üç viteste, hangi devirde olursanız olun ön tekerlekler aracın altından kaçıp gitmek istiyormuş gibi tepki verirken bu üç viteste yaşanan torque steer dikkatsiz olursanız kendinizi sağ şeritte bulmanıza neden olabilir. Direksiyonu sert olan Focus RS bu sayede daha kolay kontrol edilebilirken yüksek süratlerde gösterdiği kararlılık ve yönlendirme kolaylığı gerçekten diğer araçlara ders verir nitelikte.
Ford'un RevoKnuckle ismini verdiği özel tasarım ön aksta kilitli diferansiyel ve 336 mm çaplı fren diskleri görev yapmakta. Çok sert olmayan ve oldukça kolay dozlanabilen fren sistemi yüksek süratlerde bile harika bir performans gösterirken 235/35-19 ölçülere sahip Pirelli P Zero Rosso lastiklerin yol tutuşa yaptıkları katkı gerçekten takdir edilesi.
Bu otomobil hakkında bahsetmek istediğim bir diğer olaysa motor sesi. Düşük devirlerde geniş çaplı çift egzoz çıkışından yayılan tok homurtular 2.500 d/d'dan sonra yerini turbo ve emiş sesinin ıslıklarına bırakırken yüksek devirde ayak gaz pedalından çekildiğinde duyulan back fire sesleri kendinizi bir ralli aracındaymış gibi hissetmenize neden oluyor ki bütün bunlar radyonun neden sürekli kapalı tutulduğunu açıklamaya yetiyor.
Yakıt tüketiminden bahsetmek aslında komik. 2.5 litre hacim ve turbo besleme birleşimiyle 6. viteste 120 -130 km/s aralığında seyrettiğinizde ortalama yakıt tüketimi 7-8 litre/100 km aralığında kalsa da performanslı kullanımda 15 litre/100 km'nin üzeri gayet olası. RS'in 1.450 kg'ın biraz üzerindeki ağırlığı, 5.9 saniyelik 0-100 km/s depar zamanı ve 263 km/s'lik maksimum sürati harika yol tutuş, fren ve ses performansıyla birleşince de performanslı kullanımdan uzak durmak imkansıza yakın.
Donanım/Fiyat
İşte Focus RS'in ülkemizde sık görülmemesinin asıl nedeni olan kısım. Aracın 5 silindirli motoru 2522 cc hacimle gerek ÖTV, gerekse MTV oranlarında çok şanssız bir kategoride bulunduğundan ülkemizdeki fiyatı 70.000 Euro seviyesinde bulunuyor. Donanımında bulunan Recaro marka koltuklar, seviye ayarlı xenon farlar, elektronik klima, direksiyon kolonundan kumanda edilebilen Sony müzik sistemi, far yıkaması, sis farları, anahtarsız motor çalıştırma, elektrikli katlanabilen yan aynalar ve otomatik kararabilen iç dikiz ayna gibi aksesuarlar da malesef bu fiyatın yüksekliğini potansiyel müşterilere kabul ettirmekte zorlanıyor.
Sonuç
Ford Focus RS, performans seven insanların hayatlarında en az bir kere kullanmaları gereken otomobillerden. Ülkemizdeki resmi ithalatçı satış adetlerinde Lamborghini Murciélago'nun bile gerisinde kalan bu aracı yollarda görmek bile çok küçük bir ihtimalken kullanabilmek imkansıza yakın. Etrafta daha mantıklı seçenekler olsa da dünya üzerindeki en güçlü seri üretim önden çekişli otomobillerden birisini kullanabilme ayrıcalığı, en azından parası olanları biraz düşündürmeli. Hele bu otomobil, yedek parçası bol bulunan ve özel parçalarının da arkasında Ford Otosan gibi bir dev barındıran Focus RS gibi bir araçsa ibre bu markadan yana biraz olsun dönebilmeli.
Fotoğraflar
Test sırasında çektiğim fotoğraflara buradan ulaşabilirsiniz. Bu arada fotoğraflardan bazılarının altında imzası olan Ömer Orhon'a da teşekkürler.
Bu aracı deneme şansına sahip olmuş şanslı kişilerden biriyim.Bu kadar iyi olacağını beklemediğimi itiraf etmek zorundayım.Keşke yollarda sık sık karşılaşabileceğimiz bir otomobil olsaydı.Tek kelimeyle hızlı bir araba.
YanıtlaSilHarikaydı gerçekten de.
YanıtlaSilbu aracı ben ispanyada 2 kere gördüm biri mavi diğeri kırmızıydı.inanın sıradan bir ford değil bu başka bişey, direkt dikkat çekiyo.umarım kullanma şansım olur.zaten focus'un rs'ine de st'sine de hastayım hatta st'de o performance blue yok mu...
YanıtlaSil